Şeref Oğuz: Enflasyon atlı, faiz yaya

Merkez Bankası politika faizini yüzde 42.5 olarak açıkladı. Ekonomi uzmanları bu oranın da enflasyonun hızlı gidişini durduramayacağı görüşünde.

Ekonomim yazarı Şeref Oğuz, enflasyon atla giderken faizin yaya kaldığı benzetmesini yaptı, önümüzdeki yıl için de iyimser bir tablo beklenmediğini yazdı. Oğuz’un “Enflasyona yüksek faiz dayanmıyor” başlıklı yazısının ilgili bölümü şöyle:

“Beş altı ay kemer sıkarsak hidayete ereceğiz; ülkemizin kredi risk primi düşecek, kredi kuruluşları not artırmaya başlayacak. Gıdım gıdım gelen sıcak para akışı gürül gürül akacak söylemleri kulaktan kulağa fısıldanırken Mehmet Şimşek 2024’ün zor geçeceğine dair mesajlar veriyor.

Yüksek enflasyon döneminde en büyük sorun; testiyi kıranla suyu getireni ayırt edememektir. Gerçekte büyüyüp büyümediğini kavramıyor, kârın ne kadarının gerçek olduğunu hesaplayamıyorsun. Bu yüzden ekonomi, daha sağlam paralarla ifade edilmeye zorlanıyor, misal dolar üzerinden fiyatlama gündeme gelebiliyor. Zira lirayı ölçek olmaktan çıkardı enflasyon…

İKİ SORU İKİ CEVAP

Enflasyon gerilemez mi?

Enflasyon yükseldiği gibi, gerileyebilir de… Enflasyonun düşmesi insanların alım gücünün artması, gelirlerinin yükselmesi demek değildir. Enflasyonun düşmesi, fiyatların daha az artması, insanların alım güçlerinin daha yavaş azalması ve neticesinde istikrar ve refah vaadi demektir. Ama hayat pahalılığı hala doruklardadır ve negatif enflasyon yaşamadıkça pahalı hayatımız ucuzlamayacaktır.

Enflasyon, ülke ekonomilerinin kaderi midir?

Değildir; Enflasyon, çoğu kere tercihtir. Yönetilememiş ekonominin nükleer atığıdır. Hızı sindirilmemiş büyümenin motor ısısı, büyümek yerine şişmenin ifadesidir. Karnı her şiş olan, gebe değildir. Çoğu kere gazdır o şişkinlik… Tüketerek büyüyorsanız, kalkınmıyor, şişiyorsunuzdur.

ELİ KOLU BAĞLI KURBAN, SABİT GELİRLİLER…

Enflasyonun birincil etkilediği kesim; sabit gelirlilerdir. Zira bir tek onlar, artan fiyatlar karşısında gelirlerini artıramaz ve bu yüzden elsiz ayaksız kurbanlar haline gelebilirler. Bakkal etiketlerini ayarlar, market zam yapar, pompacı üstüne koyar ve bu sayede enflasyon külfetini bir başkasına aktarma imkânı bulabilirler. Ancak sabit gelirlinin külfeti devredecek imkânı olmaz, kurbanı olur.

Enflasyonundan şikâyet eden ulusların yapması gereken, iştah ile imkan arasında dengeyi kurmak olmalıdır. Ürettiğinden fazlasını tüketiyorsan, ithalatı patlatırsın. Kazandığından fazlasını harcıyorsan, borcunu patlatırsın. Ayağını yorganına göre uzatmayan kişi için de kaçınılmaz olur bu açıklar… Enflasyon, ayağın yorgandan taşan (doğal olarak üşüyen) kısmıdır. Yorganı büyütmekten ya da boyunu daha da kıvrılmaktan başka yol yoktur.” (HABER MERKEZİ)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir